Wednesday, February 20, 2008

Soyombo



The Soyombo is an old ideogram symbolising the Mongol's freedom and independence. As long ago as the 17th Century, it was depicted on the banners of warriors fighting against the Manchurian invaders and later, on the battle standards of the guerillas of the 1921 People's Revolution. Each element of the symbol has its own meaning. The three tongued flame crowning the emblem symbolise the nation's past, present and future prosperity: from time immemorial fire has meant the continuation of the family and the clan. Depicted underneath the flame are the sun and the crescent, both old Mongolian totems.


"We are the people whose father is the new moon and whose mother is the golden sun", say the old legends. The flame together with the sun and the crescent symbolise the prosperity and progress of the Mongolian nation. The spear or arrow tip turned downwards is supposed to signify victory over the enemy.

The two triangles in the upper and lower part of the ideogram tell about the people's determination to uphold their freedom and independence. The rectangle is the symbol of uprightness, honesty and nobility and the two smaller rectangles symbolise honesty of government and rulers.

In the centre of the Soyombo is the old symbol signifying the unity of pairs of natural elements; fire and water, earth and sky and man and woman. According to other interpretations, this also denotes two fish swimming in concentric circles. The Mongolians see fish as a symbol of vigilance since fish never close their eyes. Fish also symbolise wisdom and reason. The two vertical lines at the sides of the emblem mean friendship and staunchness. An old Mongolian saying goes, "Two friends are stronger than stone walls." In the Soyombo, these two lines are understood to be an appeal, "May the whole nation be bound together by ties of friendship turning it into an indestructible stone fortress."

Always spread like fire.
Always shine like the moon and the sun.
Always be sharp like an arrow and a spear.
Always be strong like armor.
Always be strong like a big wall
Always be watchful like fish.
Always be numerous.

Friday, February 15, 2008

Ogrendim ki...

Yıllar sonra öğrendim ki;

Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
gerisini karşı tarafa bırakırsınız......

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil,
kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak on beş dakika kazanmak mümkün,
ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil,
kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil,
o durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle,
her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek,
düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek,
hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
”Bittim” dediğin andan itibaren,
pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen,
tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar,
bir şey yapılması gerektiğinde,
yapılması gerekeni şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor ama,
bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz de,
bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden
bazıları,
seni kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp,
tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi var.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar,
daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde, senin hayatını değiştirebilir.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar,
insanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında
çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven
öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar,
en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın,
dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun,
pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.


--Anonim